news-details

Birkonfed'den çağrı, krizden el ele verip çıkalım

Dünyada ölümler ve vaka sayıları artarken bir yandan da bu virüsün dünya ekonomisine uyguladığı negatif etkiyi de iyi okumak gerekir. Birçok büyük hacimli  şirketler faaliyetlerini durdurmuş durumda. Buda demek oluyor ki yakın zamanda tedarik krizi de başlayacak demektir. Küresel piyasada gittikçe etkisini arttıran ekonomik sıkıntılardan her ülke mutlaka nasibini alacak. Ama bu ekonomik krizden en az etkilenecek ülkelerin üretim hacmi yüksek ve para kaynakları fazla olan ülkeler olduğunu görüyoruz. 

Ülkemize gelince;
Üretim alanlarımızın kısıtlı olması, dışa bağımlılığımızın da fazla olduğu bir süreçte ekonomik olarak en çok etkilenecek ülkelerden biri olacağız. Ayrıca kişisel  borçlanma konusunda da çok fazla artış yaşadığımız bu süreçte destek olarak verilen kredilerin bir süre sonra nasıl tahsil edileceği, bankalara geri ödemeler başladığında işletmelerin ve bireylerin nasıl bir tutum göstereceği de merak konusu.

Üç aylık bir kriz süresi yaşayacağımızı düşündürsek sonrasında piyasaların tekrar canlanması ve nakit akışının oluşması için 6 aylık bir süreye ihtiyacımız olacak. Bu süreye kadar nasıl direnç gösterilir yada bu süreç nasıl aşılır bunun da planlarını yapmak gerekir.

Ayrıca böylesine kritik bir sürecin daha geniş istişare ortamları oluşturularak, (sivil toplum kuruluşları, siyasi partiler, sendikalar,muhtarlar gibi) toplumun her kesiminden kanaat önderlerinin de icinde bulunduğu bir mekanizma olmuşturulması gerektiğini ve her kesimin bu sürece dahil edilip sorumluluk alması gerektiğini düşünüyorum.

Alınan bazı kararların sahaya fazla etki etmediğini ve bazı kitlelerde çok anlaşılmadığını bazen de zafiyetlerin ortaya çıktığını görüyoruz. Böyle kritik süreçlerde istişare alanları ne kadar geniş olursa, direnç ve krizle mücadele de o denli etkin olacaktır.

Özellikle sivil toplum kuruluşlarının bu sürece dahil edilmesi, kriz yönetimini daha verimli hale getirebileceği hususunda önem arz eder.
 Ama maalesef biz sivil toplum kuruluşu temsilcileri olarak sürece dahil edilmiyoruz. Referandum sürecinde sivil toplum kuruluşlarının tabana olan etkisini hepimiz gördük. Toplumun tamamını sorumlu kılan bir virüsle mücadele ederken de aynı hassasiyet gösterilmeli diye düşünüyorum. 

Sonuçta içinde bulunduğumuz durum siyaset üstü sorumlulukla düşünülmesi gereken ve ülkemizin her ferdini maddi ve manevi etkileyecek türdendir. 

Bizler devletimiz ile ele ele verip, bu sürecin her noktasına dahil olursak inanıyorum ki bu virüsten ve virüsün oluşturduğu ekonomik baskıdan en az zararla kurtuluruz. 

Kaynak:Birkonfed
Hibya Haber Ajansı